İyi Boşanmak Mümkün mü? Ebeveynler için “İyi Boşanma” Davranış Rehberi
Prof. Dr. Abbas Türnüklü
Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı, İzmir
İyi boşanmanın amacı “evlilik” çözülürken ve dağılırken, “aileyi” ilişkiler üzerinden bir arada tutmaktır (Ahrons, 1994). “İyi boşanmada” odak, evliliğin sona ermesinin potansiyel olumsuz ve yıkıcı etkilerinden ve sonuçlarından “çocukları” korumaktır. Boşanmanın çocuklar üzerinde; davranışsal, psikolojik ve akademik olumsuz ve yıkıcı sonuçları bulunmaktadır. Bununla birlikte her bir çocuğun boşanmaya ilişkin tepkileri farklılık göstermektedir. Özellikle aile içi ilişkilerin boşanma öncesi kalitesi, çocukların boşanmaya ne kadar uyum göstereceklerinin de bir göstergesidir. Boşanma öncesi eşler arası yoğun çatışmaların yaşandığı ailelerin dağılmasından sonra, çocukların iyi oluşlarında gelişme ve ilerleme olduğu saptanmıştır. Buna karşın boşanma öncesi eşler arası çatışmaların yaşanmadığı ailelerde ise boşanma sonrası çocukların iyi oluşlarında düşme olduğu bulunmuştur. Velayeti almış ve almamış ebeveynin, çocuğun yaşamına “birlikte” daha fazla dâhil olması durumunda ve “ortak ebeveynlik” gerçekleştiği takdirde, çocukların boşanma sonrası sürece uyumunun ve iyi oluşlarının arttığı saptanmıştır (Amato, Kane ve James, 2011).
Çiftler, boşanmalarına karşın birbirleri ile yapıcı bir ilişki kurmayı da başarabilirler. Ebeveynler boşanmalarına karşın birbirleri ile ilişki kurup, ortak çocuklarını Şekil 1’de görüldüğü gibi “ayrı evlerde” birlikte “ortak ebeveynlik” yaparak büyüttükleri takdirde, bu ailelerin çocukları duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak daha seyrek güçlük yaşamaktadırlar. Buradaki en önemli konu, ebeveynler arasında kötü niyetin olmaması ve çocukların iyiliği ve üstün yararı konusunda karşılıklı bir kaygının ve işbirliğinin olmasıdır. Boşanan çiftlerin benzer hedeflerinin olması önemlidir. Eşler boşanma sonrası hayatlarına ayrı evlerde devam ederken, “ortak çocuklarını” birlikte işbirliği içinde “ortak ebeveynlik” yaparak büyütebilmek için aile ilişkilerini sürdürmek durumundadırlar (Ahrons, 1994).
Şekil 1. Ortak ebeveynlik
Bu nedenle iyi boşanmanın hedeflenmesinin nedeni, evlilik çözülürken, aileyi ilişkiler üzerinden bir arada tutma gereksinimidir. İyi boşanmalarda çiftler, sevdiklerinin hayatlarını mahvetmeden boşanırlar. Çocuklar, iki ebeveynine de sahip olmaya ve ebeveynleri ile ilişkilerini sağlıklı biçimde sürdürmeye devam ederler. Boşanmış ebeveynler de çocuklarıyla iyi ilişkiler kurmaya devam ederler. İyi aileler, boşanma sonrası da “iyi aile” olmaya devam ederler. İyi boşanma bir tezat değildir. İyi boşanma, hem yetişkinlerin hem de çocukların duygusal ilişki ve etkileşim açısından en azından boşanmadan önceki kadar iyi oldukları bir boşanmadır (Ahrons, 1994). İyi boşanmalarda hedef, ebeveynlerin boşanmalarına karşın, “ortak çocuklarını” Şekil 1’de görüldüğü gibi “ortak ebeveynlik” yaparak, ayrı evlerde, ama birlikte, dayanışarak büyütmelerini sağlamaktır.
Evlilikten, boşanmaya geçiş, stresli bir yaşam yolculuğudur. Bu nedenle evlikten boşanmaya geçiş sürecinde rekabetçi ve yıkıcı bir boşanma süreci deneyimlendiğinde, çocuklarda davranışsal, psikolojik ve akademik sorunlar artmaktadır. İlaveten ebeveyn desteğinde azalma, bir ebeveyn ile temasta ve etkileşimlerde azalma, devam eden ebeveynler arası anlaşmazlıklar, ekonomik olarak fakirleşme ve diğer boşanma ile ilgili stres verici olaylar yaşanmaktadır (Amato, 2010). İyi boşanma gerçekleştirildiği takdirde ise, boşanma sonrası anne, baba ve çocuklar arasındaki olumlu ilişki, iş birliği ve etkileşim sürdürüldüğü için hem çocukların hem de ebeveynlerin uyumu ve iyi oluşları artmaktadır. Boşanmalardaki en kritik konu evden ayrılan ebeveynin, sıklıkla baba ile çocukların ne sıklıkta ve kalitede temas ettikleri ve doğrudan etkileşim kurduklarıdır. Bu temas sıklığı ve kalitesi, çocukların iyi oluşu ve uyumunda anahtar bir süreçtir. Teması sıklığına bakılmaksızın çocuklar yerleşik olmayan ebeveynler ile yakın ve destekleyici ilişkiler kurduklarında bundan çok fayda sağlamaktadırlar. Boşanma sonrası çocukların uyumu, boşanma sonrası aile ilişkilerinin ve etkileşimlerinin kalitesine bağlıdır (Amato, Kane ve James, 2011). Bu nedenle “boşanma”, doğası gereği yıkıcı ve rekabetçi olması nedeniyle, olumsuz ve yıkıcı sonuçlarının önlenmesi ve dönüştürülebilmesi için “asimetrik” olarak “iyi bir boşanma” süreci ile gerçekleştirilmelidir. Ebeveynler arası olumsuz ve yıkıcı etkileşim süreci dönüştürülmelidir.
Boşanma sonrası ebeveynler; birbirleri ile düzenli olarak iletişim kurarak her iki evde de benzer kuralları sürdürdüklerinde ve velayeti alan yerleşik ebeveyn, velayeti almayan yerleşik olmayan ebeveynin otoritesini ve ebeveynlik rolünü desteklediğinde, çocuklar süreçten çok fayda sağlamaktadırlar. Buna karşın ebeveynler; birbirleri ile sık sık tartıştıklarında, ev içi kuralları tutarsız uyguladıklarında ve birbirlerinin otoritesini ve saygınlığını baltalamaya çalıştıklarında, birbirlerinin ortak çocukla olan iletişimini ve ilişkisini bozmaya çalıştıklarında, çocuklar süreçten çok olumsuz etkilenmektedirler (Amato, Kane ve James, 2011). Bu nedenle boşanma sonrası farklı evlerde yaşayan ebeveynler arasındaki yapıcı iş birliğinden ve etkileşimlerinden en çok çocuklar yarar sağlamaktadır. Ebeveynlerin birbirleriyle ilişkisinin kalitesi, ebeveynlerin sıcaklığı, uyumu, ortak disiplin anlayışı, çocuklarda olumlu davranışların ve uyumun ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Boşanma sonrası ebeveynler arası iş birliği ve “ortak ebeveynlik”, babanın ortak çocuklarını daha fazla ziyaret etmesine ve sürece dahil olmasına katkı vermektedir. Boşanma öncesi, babaların çocukları ile ilişkisinin kalitesinin, boşanma sonrasında da babaların ortak çocuklarını ziyareti ve ebeveynler arası iş birliği ile ilişkili olduğu saptanmıştır (Whiteside ve Becker, 2000). İşbirlikli ortak ebeveynlik ilişkisi, daha sık baba-çocuk ilişkisini ve etkileşimini yordamaktadır. Bu ilişki de tekrar yüksek baba-çocuk ilişkisi olarak, daha duyarlı babalığı öngörmektedir. Boşanma sonrası ebeveynler arası işbirlikli ortak ebeveynlik ilişkisi velayeti almayan babaların çocukları ile daha güçlü bağ kurmasına katkı vermektedir (Sobolewski ve King, 2005).
Spesifik olarak, “iyi boşanmalar”, ebeveynler arası işbirlikli ilişkiler bağlamında çocukların hem “anneleri” hem de “babaları” ile yakın ve samimi bağlarını, etkileşimlerini ve ilişkilerini sürdürdüğü boşanmalar olarak kavramsallaştırılabilir. Ebeveynler arası iş birliği arttıkça hem iletişimde kalite artmakta hem de anlaşmazlıklar daha seyrek yaşanmaktadır (Amato, Kane ve James, 2011). İyi bir boşanmada, çocuklu aileler, yine bir aile olarak boşanma sonrası ilişkilerini sürdürürler. Aile, boşanma sonrası yapısı ve boyutu bakımından, çarpıcı ve sarsıcı değişikliklere uğrar; ancak “işlevi” aynı kalır. Ebeveynler evlendiklerinde olduğu gibi ortak çocuklarının duygusal, ekonomik ve fiziksel ihtiyaçlarından sorumlu olmaya devam ederler. İyi boşanmanın en yalın temeli, eşlerin, boşanmalarına rağmen birbirleri ile ebeveyn kimlikleri üzerinden çocuklarıyla ve çocukları aracılığıyla akrabalık bağlarının devam etmesine izin verecek kadar işbirlikli ve yapıcı bir ebeveynlik ortaklığı geliştirmeleridir. Diğer bir ifade ile “iyi boşanmanın” amacı, boşanma sonrası ebeveynlere çocukları aracılığıyla ve çocukları üzerinden, akrabalık bağlarının devam etmesine izin verecek kadar işbirlikli ve yapıcı bir “ortak ebeveynlik” süreci sağlamaktır (Ahrons, 1994). İyi boşanma, ebeveynlere boşanma sonrası çocuklarıyla güçlü ilişkiler ve bağ kurmalarına ve birbirleriyle iş birliği yaparak ve dayanışarak ortak çocuklarını birlikte büyütmelerine imkan veren boşanmalardır (Amato, Kane ve James, 2011). İyi boşanan çiftlerin en temel özelliği, birbirleri ile iş birliği yapmaları ve ortak çocukları ile olan ilişkilerine saygı duymalarıdır. Burada en önemli kişi sıklıkla, velayet almayan babadır. Bu nedenle, boşandıktan sonra çocuklarıyla ilgilenmeye devam eden babaların, eski eşleriyle olan ilişkileri de daha iyi olacaktır. Böylece mutsuz, sık ve yaygın anlaşmazlık yaşayan çiftler, ortak çocuklarını, olumsuz ilişkilerinin gölgesinde büyütmek yerine; sağlıklı bir boşanma sağlayarak, Şekil 1’de görüldüğü gibi ayrı evlerde yaşarken, ortak çocuklarını iş birliği içinde birlikte büyütebilirler. Dolayısıyla kötü evliliklerin çocuklara vereceği zarar da önlenmiş olacaktır (Ahrons, 1994).
Boşanmaya İlişkin Varsayımlar:
Evliliğe ilişkin geleneksel inancımız “ölüm bizi ayırana kadar” evli kalacağımız yönünde olabilir. İyi bir boşanmaya doğru ilerlemek için öncelikle; evlilik, evliliğin başlangıcı ve bitişi hakkındaki temel inançlarımızı ve varsayımlarımızı sorgulamamız gerekir. Sonlar, yaşamın doğal bir parçasıdır. Başlangıcı olan her şeyin, aynı zamanda bir sonu da olması gerekir. Değişim, kaçınılmazdır ve örtülü olarak başlangıçlar kadar sonları da gerektirir. “İyi boşanma” için öncelikle boşanmaya ilişkin toplumsal varsayımlarımızı yeniden çerçevelendirmeliyiz. Bunlar “boşanma aileyi bitirir”, “boşanma çocukları mahveder”, “boşanmak anormaldir”, boşanma gizemli ve tamamen felakettir” varsayımlarıdır. İyi boşanma için öncelikle boşanmanın dayandığı varsayımlar yeniden yapılandırılmalıdır. Boşanmaya ilişkin varsayımları değiştirmek kolay olmayacaktır. Yeni varsayımlarımız, toplumsal kabul edilen varsayımlar ile çelişecektir. Yeni varsayımlar, olumlu aile değişiklikleri yapabilmek ve iyi bir boşanma sürecini gerçekleştirebilmek için temel oluşturacaktır (Ahrons, 1994).
Boşanma, ailemizi ortadan kaldırmaz, sadece evliliğimizi sona erdirir. Buna karşın ailemizi, ebeveyn kimlikleri ve ortak çocuklar üzerinden “ilişkiler” bağlamında yeniden tanımlarız. Siz ve eski eşiniz, ortak çocuklarınız üzerinden sonsuza kadar birer akraba olarak birbirinize bağlısınız. Toplumsal kabul bağlamında boşanma ile evlilik sona ermiştir. Boşanmada sona eren şey, çekirdek ailedir. Boşanma ile “çekirdek” aile, Şekil 2’de görüldüğü gibi “iki çekirdekli” bir aileye dönüşür (Ahrons, 1994). Eşinizden boşanabilirsiniz, ancak çocuğunuzun annesinden ya da babasından yüzde yüz kopamazsınız. Ortak çocuğunuzun diğer ebeveyni üzerinden kurduğunuz bağ hiçbir zaman tam anlamıyla kopmayacaktır. Çocuklar olduğu sürece tam bir boşanma yoktur. Eşinizden boşanabilirsiniz ve onunla ilişkinizi kesebilirsiniz. Ancak ortak çocuğunuzun annesi ya da babası ile ilişkinizi kesemezsiniz. Eski eşiniz ile tüm teması ve etkileşimi kestiğiniz takdirde bu davranışınızın “ortak çocuğunuz” üzerinde olumsuz ve yıkıcı etkileri olacaktır. Bu nedenle “ortak çocukların” üstün yararı, iyi oluşu ve psikolojik sağlığı için ebeveyn kimlikleri ve sınırları üzerinden tanımlanan bir bağın ve ilişki örüntüsünün, ayrı evlerde yaşamanıza rağmen sürdürülmesine gereksinim vardır.
Şekil 2. Çekirdek ve çift çekirdekli aile
İki çekirdekli ailelerdeki çocuklar da, çekirdek ailelerdeki çocuklar kadar sağlıklı olabilir. Boşanma sonrasında çocuklarınız ve siz zor zamanlar geçireceksiniz. Ama zamanla sağlıklı bir şekilde sorunlarla başa çıkabilirsiniz. Aile şeklinizi, çekirdek aileden, çift çekirdekli aileye dönüştürmeniz üzücü olabilir. Ancak bu dönüşüm süreci ile ortak çocuklara ömür boyu zarar vereceğiniz anlamına gelmez. Ailenizin “çekirdek” ya da “çift çekirdek” olması çocuklarınıza sevgi ve ilgi göstermenize engel değildir. Ortak çocuklarınıza her zaman sevgi ve ilgi gösterme fırsatına sahipsiniz (Ahrons, 1994). Çift çekirdekli bir aile diğer bir ifade ile ayrı evlerde yaşayan anne ve baba olarak ortak çocuklarınız ile ilişkilerinizi işbirlikli olarak sürdürebilirsiniz. Aynı zamanda ortak çocuklarınızı, birlikte, birbirinizle iş bölümü yapıp işbirliği ve dayanışma içinde büyütebilirsiniz. Ebeveyn kimlikleri üzerinden kurulacak bu yapıcı ve olumlu ilişki, çocukların psikolojik sağlığı ve iyi oluşu açısından da çok etkili olacaktır. Aynı evde birlikte; mutsuz, uyumsuz, çatışma ve çekişme içinde yaşayan ebeveynlerin gölgesinde büyümek yerine, ayrı evlerde mutlu ama birbirlerini etkilemeyen ebeveynler ile doğrudan temas ederek büyüyen çocukların, ebeveynlerinden yararlanma olasılıkları çok daha yüksek olacaktır.
Boşanma normal bir süreçtir. Boşanma anormal değildir. Bu nedenle siz de boşandığınız için anormal ya da başarısız değilsiniz. Aynı durumdaki diğer insanlar gibi sizde yeniden sevecek ve sevileceksiniz. Evliliğiniz boşanma ile sonlandığı için başarısız olması gerekmemektedir (Ahrons, 1994). Evlilik bir başarı ya da başarısızlık ölçütü değildir; sadece iradi bir karardır, yaşam tercihidir. İnsanlar evlenmeyi ya da evlenmemeyi tercih edebilirler. İnsanlar evlenmeyi seçebilecekleri gibi eğer mutlu değiller ise ayrılmayı da seçebilirler. Ayrılmayı olumsuz gösterip, mutsuzluğa rağmen evliliği sürdürmeye çalışmak hem insan iradesi açısından hem de mutluluğu, psikolojik sağlığı, iyi oluşu ve yaşam doyumu açısından büyük zorluklara neden olmaktadır. Bu nedenle insanların yaşamı nasıl yaşayacakları konusunda iradi kararlarına saygı duyup, tercihleri kabul edilmelidir. Bu iradi kararların dış bir kişi tarafından normal ya da anormal olarak değerlendirilmesinin önemi yoktur.
Boşanma süreci öngörülebilir ve planlanabilir. Boşanmanın başlangıçta çılgınca algılandığı doğrudur. Duygularınızın değişken ve geçici olduğunu ve başkalarının da aynı şekilde hissettiğini bilmek, duygularınızı kabul etmenize ve yolunuza devam etmenize yardımcı olacaktır. Bilinmeyeni bilinir hale getirmek, uzun vadeli hedeflerinizi karşılayan mantıklı ve iradi seçimler yapmanızı katkı verir (Ahrons, 1994). Boşanma, hukuki ve psikolojik yönü olan bir süreçtir. Bu nedenle hem “arabulucu avukatlardan” hem de “aile danışmanlarından” destek alınarak yönetilmesi ve planlanması gereken bir süreçtir. Eğer evlilikte çocuklar var ise tam bir boşanma gerçekleşemez. Bu nedenle aile danışmanlarının rehberliğinde ortak çocukların gelişimsel gereksinimleri ve üstün yararını gözeten “ebeveynlik planları” geliştirilerek boşanma sürecinin organize edilmesi ve bozulan ilişkilerin onarılması gereklidir. Boşanan eşlerin, boşanma sonrası, ortak çocuklarına, “ortak ebeveynlik” yaparak birlikte büyütebilmeleri için o aileye özgü bir gelişimsel ve kapsamlı “ebeveynlik planı” geliştirilmelidir. Geliştirilen bu ebeveynlik planı hukuki bir metin haline getirilerek, anlaşmalı boşanma protokolü çerçevesinde hakim kararı ile garanti altına alındıktan sonra boşanma gerçekleştirilmelidir.
İyi Boşanmanın Hedefleri
İyi bir boşanmanın açık ve net hedefleri vardır. Bunlar; Aileyi, bir aile olarak tutmak (1); Boşanmanın ortak çocukları üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek (2); Boşanmayı sağlıklı bir şekilde hayata entegre etmek (3)’tir. Hedefler varış noktasıdır. Bu hedefler yeterince basittir ama başarılması kesinlikle kolay değildir (Ahrons, 1994).
Aileyi, ilişkiler üzerinden aile olarak tutmak esastır. Boşanma sürecinde topyekûn savaşın kaçınılmaz olmadığını ve aslında herkes için yıkıcı ve zararlı olduğu kabul edilmelidir. Çocukların olduğu boşanma süreçlerinde, uzlaşmanın kesinlikle gerekli olduğu kabul edilmelidir. Boşanma davanızın sorumluluğunu üstlenin. Boşanma sonrası yapılandıracağınız “çift çekirdekli” ailenizin vizyonunu oluşturun. İki hanenin nasıl birbirine bağlanacağına ilişkin yeni kurallar koyun (Ahrons, 1994). Boşanma bir anlaşmazlık çözüm sürecidir. İki yetişkin birey, evlenmek için nasıl “iradi” olarak karar verip bir yaşam tercihi yaptılar ise; aynı bireyler boşanmak için de “iradi” karar vererek bir yaşam tercihinde bulunabilirler. Bu yaşam kararını ve tercihini hayata geçirirken, boşanmanın hukuki ve psikolojik yönlerini dikkate alarak, daha insani bir süreç takip edilmelidir. Rekabetçi, çekişmeli ve suçlayıcı bir yol haritası izleyerek gerçekleştirilen boşanma da bir boşanmadır. Ancak bu tercih “kötü bir boşanmadır”.
İşbirlikli, uzlaşarak, anlaşarak ve birbirinin kararlarına ve seçimlerine saygı göstererek, ortak çocukların üstün yararı ve iyi oluşu göz önünde bulundurularak gerçekleştirilen boşanma da boşanmadır. Ancak bu tercih “iyi bir boşanmadır”. Buradaki en kritik konu, boşanma sonrası, “ortak çocukların” anneli ve babalı olarak, nasıl birlikte, işbölümü ve dayanışma içinde “ortak ebeveynlik” yapılarak büyütülecekleridir. Eşler boşanma sürecinde kendi taleplerine, isteklerine, çıkarlarına ve gereksinimlerine yönelik ben merkezli düşünme, hissetme ve davranma yöneliminde oldukları için hem diğer ebeveynin hem de çocukların isteklerine, çıkarlarına ve gereksinimlerine odaklanamamaktadırlar.
Şekil 3. Annenin, babanın ve çocukların talepleri, çıkarları ve gereksinimleri
Boşanma sürecindeki en kritik konu, Şekil 3’te görüldüğü gibi hem annenin, hem babanın hem de ortak çocukların “taleplerine/isteklerine”, “çıkarlarına” ve “gereksinimlerine” ayrı ayrı, ancak eş zamanlı olarak yanıt veren çözüm yollarının “arabuluculuk” masasında birlikte müzakere edilerek oluşturulması ve uygulanmasıdır. Hem annenin hem babanın hem de çocukların, maddi, psikolojik ve prosedürel çıkarlarının ve gereksinimlerinin ayrı ayrı göz önünde bulundurulması boşanmanın yapısını ve uzun dönemde kalitesini belirler.
Boşanmanın çocukların üzerindeki olumsuz etki potansiyeli en aza indirilmelidir.Boşanma süreci yavaşlatılmalıdır. Boşanma ve ayrılık süreci zamana yayarak, üzerine detaylı düşünerek ve iradi kararlar verilerek sürdürülmelidir. Sürece çocukların alışmaları ve uyum sağlamaları için zamana ihtiyaçları vardır. Çocukların her iki ebeveynine de (anne ve baba) ihtiyacı ve hakkı olduğu kabul edilmelidir. Sadece çocukların iyiliği ve üstün yararı için eski eş ile işbirliği yapılmalı ve etkileşim kurulmalıdır. Açık kurallarla belirlenmiş, odağında çocuklar olan, sınırlı ve tematik bir ortaklık anlaşması oluşturulmalıdır (Ahrons, 1994). Eşler zaman zaman birbirlerine ilişkin geçmiş olumsuz ve yıkıcı ilişki örüntülerinin gölgesinde kalmaktadırlar. Bu olumsuz ve yıkıcı ilişki örüntülerinin ve etkileşimlerinin ortak çocukları nasıl ve ne kadar etkilediği konusunda, eşler zamanla duyarsızlaşabilirler. Ancak ebeveynleri birbirlerinden uzaklaşmış, temas etmeyen ve etkileşime girmeyen çocukların, sağlıklı büyüyebilmeleri ve iyi oluşlarının istenir düzeyde olması güçtür. Bu nedenle ebeveynler, ortak çocuklarının üstün yararı, psikolojik sağlığı, iyi oluşu ve akademik başarısı için çocuklarının gereksinimleri üzerinden doğrudan temas kurmalı, etkileşime girmeli ve işbirliği yapmalıdırlar.
Boşanma sürecinde çocukların çıkarları ve gereksinimleri önceliğe konmalıdır. Ortak çocukların iyiliği ve üstün yararı için iş birliği yapma ve etkileşim kurma konusunda istekli olunmalıdır (Ahrons, 1994). Eşler birbirleri ile savaşırken, birbirlerini öyle yıpratırlar ki, gözleri çocuklarının iyiliğini ve üstün yararını ve gereksinimlerini görmekte güçlük çeker. Bu süreçten en fazla zarar görenler ise ortak çocuklardır.
Boşanmanızı, hayatınızla sağlıklı bir şekilde bütünleştirin. Evlilik sürecinde deneyimlediğiniz ilişkinizin “kötü yanlarını” olduğu kadar “iyi yanlarını” da hatırlayın. Kaçınılmaz belirsizlikleri kabul edin. Acıda boğulmadan, kayıplarınızla yüzleşin. Kendinizi ve eski eşinizi affedin. Öfkenizi salıverin, tutmayın (Ahrons, 1994). Birbirlerini severek evlenen çiftler, zaman için de birbirlerinden uzaklaşırlar. Boşanma sürecinde sıklıkla birbirlerinin kusurlarına o kadar odaklı hareket ederler ki yaşadıkları birçok güzelliği ya unuturlar ya da görmezden gelirler. Boşanma sürecinde geçmişte yaşanmış olumsuz ve yıkıcı süreç kadar, güzellikler ve iyilikler de hatırlanmalı ve birbirine karşı dengeli ve saygılı hareket edilerek, insan onuruna yakışır şekilde boşanma süreci tamamlanmalıdır. Konuya siyah ve beyaz gibi bakmak yerine daha esnek bakılarak, ortak çocukların gereksinimleri ve üstün yararına yönelik olumlu duyguları, düşünceleri ve davranışları ortaya çıkarmaya dönük hareket edilerek işbirliği ve ortak ebeveynlik başarılmalıdır.
Boşanma sürecinde “çekişmeli boşanma” yerine, “anlaşmalı boşanma” diğer bir ifade ile “iyi boşanma tercih edilmelidir. Anlaşmalı boşanma, mahkemeyi ikna etmek için hazırlanmış evrak üzerinde anlaşma olmamalıdır. Bunun ötesine geçerek, kalbi olarak gerçekleşen anlaşmayı ve uzlaşmayı içermelidir. Boşanan çiftlerin düşüncelerinde, duygularında ve davranışlarında uzlaşmaya ve anlaşmaya dönük bir dönüşüm gerçekleştirilmelidir. Bunun için ortak çocuğu merkeze koyarak, hem annenin ve babanın hem de ortak çocukların yararına ve iyiliğine bir anlaşma olmalıdır. Ancak boşanan çiftlerin bunu kendi kendilerine başarmaları güçtür. Bu nedenle bir “arabulucu avukat” ve “aile danışmanının” rehberliğinde boşanma arabuluculuğu prosedürü izlenerek “anlaşmalı boşanma” gerçekleştirilmelidir. Boşanma arabuluculuğu ebeveynler arasında devam eden anlaşmazlıkları azalttığı, dönüştürdüğü ve çocukların boşanma sonrasında her iki ebeveyni ile de doğrudan temas etmesini ve erişimini arttırdığı takdirde başarılı olacaktır. Bu süreçten en çok yarar sağlayanlar dolayısıyla çocuklar olacaktır (Amato, Kane ve James, 2011).
“İyi Boşanma” için Ebeveynlere Öneriler
Ebeveynler, evlilikten, boşanmaya geçiş sürecinde, doğal olarak çocuklarının iyi oluşları konusunda endişe duyarlar. Ayrıca, boşanma sürecinde duygusal yoğunluk yaşayan ebeveynler çocuklarına karşı normalde her zaman davrandıkları şekilde davranmayabilirler (Hecker ve Sori, 2016). Aşağıdaki bilgiler çocuğunuzun, ebeveynlerin yaşadıkları anlaşmazlıkların ortasında duygusal olarak zarar görmemesi, incinmemesi ve onların en iyi şekilde korunması için hazırlanmıştır.
- Çift (eş/karı-koca) ve ebeveynlik ilişkisini birbirinden ayırın:
- Boşanma sürecinde eşler “evliliklerini” diğer bir ifade ile “karı-koca” kimliklerini hukuki olarak bitirirler. Ancak “ebeveynlik” kimliklerini, rollerini ve ilişkilerini sürdürmek durumundadırlar. Bu nedenle “eş” rolleri ve kimlikleri ile “ebeveyn” kimlikleri ve rolleri birbirinden ayrılmalıdır. Eş rollerine ilaveten aynı zamanda “ebeveyn” olan çiftler hiçbir zaman tamamen boşanamazlar. Çocuklar işin içine dahil olduğu sürece, eski eşler bir şekilde ortak çocukları üzerinden doğrudan ya da dolaylı ilişkilerini ve etkileşimlerini sürdürmek durumunda kalmaktadırlar (Emery, 2012). Kişiler boşanma sürecinde karı-koca/eş/romantizm gibi ilişkilerini sona erdirirken “ebeveyn” diğer bir ifade ile “anne-baba” kimliklerini ve rollerini sürdürmek durumundadırlar. Çocuklar, boşanma sonrası psikolojik sağlıkları, iyi oluşları, uyumları ve akademik başarıları açısından hem anneleri hem de babaları ile doğrudan temas ve etkileşim kurmaya ve ilişki içinde büyümeye gereksinim duyarlar. Bu nedenle eş kimliği ve rolü ile ebeveyn kimliği ve rolü birbirinden ayrılmalıdır. Ancak eşler boşanmalarına karşın, bu iki kimliği birbirlerinden ayıramamaktadırlar. Kişiler eski eşlerinden uzaklaşırken ve eski eşlerine ilişkin olumsuz düşünce, duygu ve davranışlara sahipken, aynı zamanda ortak çocuklarının diğer ebeveynine karşı da aynı olumsuz duygu, düşünce ve davranışlarını sürdürmektedirler. Dolayısıyla; çocuklar ebeveynleri arasındaki çatışmalardan, çekişmelerden, olumsuz ve yıkıcı düşünce, duygu ve davranışlardan, olumsuz yönde etkilenmektedirler.
- Boşanmadan önce ebeveynlik planı geliştirin:
- Boşanan çiftler, ortak çocuklarının yaşına ve gelişimine uygun olarak “ebeveynlik planı” geliştirerek boşanmayı tercih etmelidirler. Boşanma sonrası, geliştirilen plana uygun olarak “ortak ebeveynlik” yapmak söz konusu olacaktır. Ebeveynlik planı geliştirilirken farklı gelişim dönemlerinde olan çocukların, gelişim hiyerarşisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bebeklik, okul öncesi, ilkokul, ön-ergenlik, ergenlik ve üniversite yıllarında her bir çocuğun gereksinimleri birbirinden farklıdır. Yıllar içinde birbirinden niteliksel olarak farklı gelişimsel dönemlerden geçen çocuğun, farklı gelişimlerini dikkate alan bir planlama uygun olacaktır. Boşanmanın yoğunluğu ve stresi altında, gelecek göz önünde bulundurulmadan gerçekleştirilen boşanmalar, daha sonra eşleri birlikte hareket edemez hale getirmektedir. Bu nedenle boşanmaların arabuluculuk masasında “anlaşmalı boşanma” olarak “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” geliştirilerek gerçekleştirilmesinde fayda vardır. Bu süreçte geliştirilecek gelişimsel ebeveynlik planına, boşanma protokolünde yer verilmelidir. Boşanma sonrası ebeveyn iş birliğini ve dayanışmasını yapılandırmak için geliştirilen “ebeveynlik planı”; ebeveynlerin (anne ve baba) ayrı ayrı sorumluluklarının düzenlendiği, ortak çocukların büyüme sürecinde gereksinimlerine, psikolojik sağlığına ve iyi oluşlarına katkı vermek için somut düzenlemelerin yer aldığı yazılı bir anlaşma metnidir (Peterson, 1999; Guinty, 2019). Ebeveynlik planlarının boşanan eşler tarafından işbirliği içinde müzakere edilerek hazırlanmasının önemi büyüktür. Birlikte işbirliği içinde müzakere edilerek hazırlanan bir ebeveynlik planı, boşanma sonrası, her iki ebeveynin de çocukların yaşamına aktif katılımına, desteğine ve sorumluluk almasına da katkı verecektir (De Bruijn, Poortman ve Van Der Lippe, 2018; Peterson, 1999). Bir “ebeveynlik planı” geliştirilirken şu konulara ve içeriklere yer verilmelidir: çocukların eğitimi, sağlığı, iletişim, okul içi ve dışı etkinliklere katılım, inanç, geniş aile üyeleriyle temas, taşınma, yolculuk, ebeveyn davranışları, çocukların başkaları tarafından bakımı, çocuklara ekonomik destek, ev içi kurallar, özel gereksinimi olan çocuklar, ebeveyn şiddeti, anlaşmazlıkların yönetimi, planın revizyonu (Kisthardt, 2005, Peterson, 1999; Guinty, 2019). Bu içeriklerin yıllar içinde nasıl yönetileceği ve karşılanacağına yönelik bir plan geliştirilmeli ve anlaşmalı boşanma protokolünde bu konuya yer verilerek hukuki metin haline getirilmelidir. Bu yönüyle ebeveynlik planları; boşanma sonrası, “ortak ebeveynlik” sürecini de garanti altına almaya yönelik, yeni bir anlayış da getirmektedir.
- Çocuğunuzu anlaşmazlıklarınızın ortasında bırakmayın:
- Eski eşiniz ile doğrudan iletişim ve etkileşim kurun. Çocuğunuzdan, eski eşinize mesaj taşımasını istemeyin. Eski eşinizden intikam almayın ya da onu manipüle etmeyin. Eski eşinizin sizden intikam almasına ya da sizi manipüle etmesine izin vermeyin. Çocuğunuzu eski eşiniz hakkında bilgi almak için zorlamayın. Boşanan ebeveynlerin çocuklarının yeterince duygusal yükleri bulunmaktadır. Ayrıca ebeveynlerin yeni duygusal yükler oluşturmasına gerek yoktur. Boşanma sonrası çocuğun iki evinin olmasının sorun olmadığını ve bunun normal bir durum olduğunu anlatın. Dolayısıyla çocuğun hem annesini hem de babasını ve onların kök aile üyelerini sevebileceğini anlatın (Hecker ve Sori, 2016). Ebeveynler olarak yaşanılan anlaşmazlıklar, yine ebeveynler arasında müzakere edilmelidir. Hiçbir şekilde ortak çocukların bu anlaşmazlıklardan etkilenmesine izin verilmemelidir. Çocuklar ebeveynler arası anlaşmazlıklara dahil edilmeye başlandığında, çoğu çocuk bu süreci yönetememekte ve psikolojik güçlükler yaşamaktadır.
- Çocuğunuzdan bir ebeveynini seçmesini istemeyin:
- Bu kelimenin tam anlamıyla, bir ebeveynin “babanı annenden daha çok seviyorsun değil mi?” şeklinde ifadesi ile gerçekleşir. Bu durum aynı zamanda eski eşin önem verdiği bir durumla ilgilenmesinin engellenmesi gibi dolaylı olarak da gerçekleşebilir. Örneğin eski eşin etnik ya da mezhebi kültürünün ya da kök aile kültürünün öğrenilmesinin engellenmesi gibi. Çocuklar her iki ebeveynini de sevmekte özgür hissetmeye gereksinim duyarlar (Hecker ve Sori, 2016). Çocuklar anneli ve babalı olarak her iki ebeveyni ile doğrudan temas ederek, etkileşim kurarak ve her iki ebeveynin de sosyal, duygusal ve kültürel sermayesinden beslenerek büyümelidirler. Bir ebeveyni dışlamak, belki dışlayan ebeveyni mutlu eder, ancak ortak çocuğu ise duygusal olarak yaralar.
- Boşanmaya kusur yüklemeyin:
- Beğenin ya da beğenmeyin, evlilikler soruna katkıda bulunan iki kişiden oluşur. İçinizi boşaltmak istiyorsanız, bir arkadaşınızı, aile danışmanı, psikoterapist ya da profesyonel bir danışmanı seçin. Eski eşinizi kötü bir kişi olarak görme gereksiniminizi, çocuklarınızın bilmesine gerek yok. Her şeyden önce ortak çocuklarınıza; bilmeleri gerekmeyen, ebeveynleriyle ilişkilerine zarar verecek ya da ilişkisini bozacak şeyler söylemeyin. Örneğin sizin ya da eski eşinizin diğer bir kişi ile yaşadığı bir romantik ilişkisini ortak çocuğunuza açıklamanızın, çocuğunuza hiçbir şekilde yararı olmayacaktır (Hecker ve Sori, 2016). Bu tür olumsuz söylemler çocukla diğer ebeveyn arasında önyargıların oluşmasına ve ilişkilerinin bozulmasına vesile olacaktır. Bozulan ilişkiler zaman içinde en çok yine çocuklara zarar verecektir.
- Eski eşiniz hakkında olumsuz konuşmayın:
- Sizin ya da eski eşinizin değil, ortak çocuğunuzun iyiliği ve üstün yararı için çocukların duyabileceği mesafede, “eski eşiniz hakkında” olumsuz konuşmayın. Çocuklar kendilerinin hem sizin hem de eski eşinizin bir parçası olduklarını bilirler. Böylece bir ebeveyni kötü olarak göstermek çocuk tarafından içselleştirilir. Dolayısıyla çocuklar sıklıkla kendilerinin de kötü olduğunu varsayarlar. “Baban değiştiği için boşandık; o farklılaştı” gibi nispeten önemsiz yorumlar bile suçu eski eşin üzerine yıkmaktadır. Bu durum “doğruyu söylemek” ile “saygısızlık yapmamak” arasında ince bir çizgide yürümek zorunda kalabileceğiniz anlamına gelmektedir. Çok ağır durumlar dışında, ortak çocuğunuzun, eski eşinizi sevmeye devam etmesi gerekecektir. Boşanmaların başında eski eş hakkında olumsuz konuşmak çok cazip gelebilir. Bazı insanlar bunu ömür boyu sürdürecek bir hobi haline getirebilir. Bu davranışınızdan vazgeçemiyorsanız profesyonel yardım ve destek almalısınız (Hecker ve Sori, 2016). Aynı kişiye ilişkin “eş” ve “çocuklarımın diğer ebeveyni” kimlikleri birbirinden ayrılmalıdır. Eski eş sizinle ve evliliğiniz ile ilgili bir konudur. Ancak ebeveyn kimliği ise ortak çocukla ilgili bir konudur. Kendi konunuz ile çocuklarınıza ait konular aynı eşe ait olsa da birbirinden ayrılmalıdır. Ortak çocukları üzecek ve onlarla ilgili olmayan konular, çocuklar ile paylaşılmamalıdır. Mümkünse çocukların yanında diğer ebeveyn ile ilgili ya nötr olunmalı ya da o ebeveyne ilişkin “doğru” ve “iyi” olan bir özellik görünür kılınmalıdır. Çocuklar, ebeveynlerinin birbirleri ile anlaşmalarından ve karşılıklı olarak birbirlerine iltifat etmelerinden memnun ve mutlu olurlar.
- Ebeveynler, sıklıkla eski eşlerine ilişkin çatışmalarını, olumsuz tutumlarını ve tavırlarını, müşterek çocuklarına aktarmaktadırlar. Ebeveynlerden birisinin, “diğer ebeveyn hakkında” sahip olduğu yanlış ve çarpık düşünceleri ve olumsuz duyguları doğrultusunda, “müşterek çocuklarını”, diğer ebeveyne karşı ve onun aleyhine olacak şekilde etkileyerek ve manipüle ederek yönlendirmesi “ebeveyne yabancılaştırma” olarak görülmektedir. Ebeveynlerden birisin; müşterek çocuğun diğer ebeveyni ile olan “sıcak, yakın ve olumlu ilişkisini” bozmak, sabote etmek ya da yok etmek için gösterdiği davranışlar, “ebeveyne yabancılaştıran davranışlar” olarak ifade edilmektedir (Varnado, 2011). Ebeveynlerden birisinin diğer ebeveyn hakkında olumsuz görüşlerini sistemli bir şekilde çocuğa aktarmayı sürdürmesi durumunda zaman içinde çocuk ve hedef ebeveyn arasında ilişkilerin bozulması ve önyargıların ortaya çıkması muhtemeldir. Bu süreçten sadece hedef ebeveyn zarar görmez, en çok “çocuk” zarar görür. Çocukların, kendisine bakım vermesi gereken bir ebeveyni ile olan ilişkisi bozulduğunda, zamanla bu süreçten olumsuz olarak etkilenmeye başlayacağı bilinmelidir. Bu nedenle diğer ebeveyne ilişkin konularda “asimetrik tepki” verilmelidir. Çocukların diğer ebeveyni ile ilgili zaman zaman “gerçek ve doğru olan olumlu konular” çocukların yanında görünür kılınmalı ya da alenen ifade edilmelidir. Çocuklar ebeveynlerinin birbirleri ile ilgili olumlu görüşlerinden hem etkileneceklerdir hem de mutlu olacaklardır.
- Çocuklarınızla aranızdaki ebeveyn-çocuk sınırlarını koruyun:
- Boşanmanın neden olduğu zorluklar ile başa çıkma sürecinde, hissettiğiniz yoğun duygularınız ile ilgili olarak, çocuklarınızın size kişisel danışmanlık ya da ebeveynlik yapmasına izin vermeyin. Boşanma sürecinde çocuklarınız da savunmasız ve incinebilir durumdadır. Bu nedenle onların çocukluklarını yaşamasına izin verilmelidir. Çocukların yetişkin olmadan, yetişkin rolleri üstlenmelerine izin verilmemelidir. Çocuklarınız belki yetişkin rolleri ve sorumlulukları üstlenmekten ve güç elde etmekten hoşlanabilir ancak sevdikleri her şey onlar için iyi olmayabilir (Hecker ve Sori, 2016).
- Boşanma sürecinde birbirleriyle anlaşmazlık yaşayan ve araları açık olan ebeveynlerden birisinin, ortak çocukla, ebeveyn-çocuk sınırlarını aşarak samimi ve sargın bir etkileşime ve ilişkiye girmeye başlaması bir çeşit “ebeveyn-çocuk koalisyonu” olarak görülmektedir. Ebeveyn-çocuk arasındaki bu sargın ve samimi etkileşim ve koalisyon süreci “üçgenleşme” olarak ifade edilmektedir (Peris ve Emery, 2005). Üçgenleşme, ortak çocukların ebeveynlerin anlaşmazlıklarının içine çekilmesine neden olmaktadır. Çocuk/ergen ve ebeveynlerden birisi arasındaki koalisyon, doğal olarak diğer ebeveynin de dışlanmasına ve önyargıların ortaya çıkmasına yol açmaktadır (Etkin, Koss, Cummings ve Davies, 2014). Bu ebeveyn-çocuk koalisyonu zaman içinde ortak çocuğun bir ebeveyni ile arasının açılmasına ve süreçten olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.
- Boşanma sürecinde ve sonrasında küçük çocukların sürekli sizinle uyumasına izin verilmemelidir:
- Çocuklar hasta olduğunda, ebeveynler çocuklarını kendi yataklarına almaya gereksinim duyarlar. Bu durum çocuklar iyileştikten sonra kendi yataklarına dönmelerini geciktirir. Boşanma sürecinde ebeveynler de kendilerini yalnız hissettikleri için, bu durumun çocuk için de iyi olduğunu düşünmek, ebeveyne çekici gelebilir. Ancak çocuklar kendi yataklarında uyumalı ve bireyselliklerini geliştirmelidirler. Bu süreçte çocuklar kendilerine bakıldığını ve güvende olduklarını bilmeye gereksinim duyarlar. Ancak, büyüdükçe kendi güvenlerini yine kendilerinin sağlayabilmesi için ebeveynlerinden bağımsızlaşmaya ve bireysel kimliklerini geliştirmeye gereksinim duyarlar (Hecker ve Sori, 2016). Bu nedenle küçük çocukların ebeveynleri ile uyuması ve ebeveyn yatağında yatması yerine, kendi odasında ve kendi yatağında uyuması onların bireysel kimliklerini geliştirmesi açısından önemlidir. Zaman içinde çocukların ebeveynlerinden ayrışarak, sağlıklı bir şekilde kendi bireysel kimliklerini oluşturması bir gerekliliktir.
- Geçişleri minimumda tutun:
- Boşanma sonrası, kısa sürede taşınmak, yeni bir okula başlamak, hızlı bir şekilde yeniden evlenmek gibi durumlar çocukların farklı yaşamsal durumlara duygusal olarak geçişine yardımcı olmamaktadır. Bu nedenle çocuklar, her iki evde de tanıdık şeylere gereksinim duyarlar. Özellikle küçük çocuklar, sizin eviniz ile eski eşinizin evi arasında götürüp getireceği bir “geçiş nesnesine” gereksinim duymaktadırlar. Örneğin her iki ev arasında götürülüp getirilen bir oyuncak ayı ya da bir başka oyuncak rahatlatıcı bir nesne görevi görebilir (Hecker ve Sori, 2016). Taşınma gibi durumlar sadece ev içi eşyaların taşınmasına vesile olmamaktadır. Aynı zamanda çocukların bir sosyal destek öğesi olan okul, mahalle ve sokak “arkadaşlıklarının” da değişmesi gibi bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Boşanma sürecinde sıkça yaşanan bu durum çocukların sosyal ve duygusal açıdan olumsuz etkilenmesine ve yalnızlaşmalarına vesile olmaktadır. Bu nedenle mümkün olduğu kadar çocukların yaşamı ve sosyal ilişkileri doğrudan etkilenmeksizin ve değiştirilmeksizin, boşanma sürecinin tamamlanmasının önemi büyüktür.
- Çocuğunuzun yaşamında yer alın:
- Bazı insanlar için boşanma o kadar acı vericidir ki sadece eski eşle değil aynı zamanda ortak çocuklarıyla da bağlarını koparırlar. Bu kopuş kişiye kısa dönemde rahatlama sağlasa da, uzun dönemde ortak çocuğun gelişiminde ve çocukla olan ilişkisinde sorunları beraberinde getirecektir. Çocuk boşanmayı seçmedi. Bu nedenle çocuğa mümkün olduğunca “ortak ebeveynlik” ve rehberlik yaparak boşanmaya geçişin acısını yönetmesine katkı vermek gerekmektedir. Çocuk kendini hâlihazırda terkedilmiş hissedecektir. Bu olumsuz duyguları daha da arttırmamak gerekmektedir (Hecker ve Sori, 2016). Özellikle evden ayrılan babaların çocukların yaşamında doğrudan yer almasının önemi büyüktür. Türkiye koşullarında velayet %75 anneye verildiği için babaların, çocukların yaşamında mümkün olduğu kadar “sık ve nitelikli” olarak yer almasının ve “ortak ebeveynlik” yapmasının önemi büyüktür.
- Eski eşiniz ile ortak çocuklarınızın önünde çatışmaya girmeyin:
- Eski eşiniz ile kibarca ve nazikçe konuşamıyorsanız, hiçbir şey söylemeyin. Ortak çocuğun değişimi için halka açık bir yerde buluşmak bazen yararlı olabilir. Eski eşiniz ile konuşmanız gerektiğinde ve öfkelenmeye yatkın olduğunuzda mektup ve e-posta yazın (mümkünse 24 saat sonra tekrar okuyarak gönderin). Eski evliliğinizi bir iş ortaklığı gibi görmeye çalışın. Artık birbiriniz ile evli olmasanız da ortak çocuğunuzu, ortak ebeveynlik yaparak birlikte büyütmek ve yetiştirmek için bir ortaklığınız var. Öfkenize hakim olamıyorsanız profesyonel yardım alın. Eski eşiniz ile sürdürdüğünüz anlaşmazlıklar ortak çocuklarınız için zararlı olacaktır (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuk/lara, boşanmanın onların hatası olmadığını söyleyin:
- Çocuklar genellikle kendilerinin olumsuz davranışlarından ya da kötü çocuk olmalarından dolayı ebeveynlerinin aileyi terk ettiğini düşünürler. Kendilerini süreçten sorumlu addederler. Farklı gelişim dönemlerinde de bu söylemin tekrarlanması ve boşanmanın çocuklardan kaynaklanmadığını, onların hiçbir sorumluluğunun olmadığını kendilerine tekrar, tekrar söylemek gerekir. Çünkü farklı yaş dönemlerinde çocuklar boşanma sürecini farklı şekilde yorumlama eğilimindedirler (Hecker ve Sori, 2016).
- Kendinize iyi bakın ve hayatınıza elinizden geldiğince devam edin:
- Çocuklar boşanma sonrası sürece, ebeveynlerinin uyum sağlama düzeyleriyle orantılı olarak uyum sağlarlar. Ebeveynler ne kadar iyi uyum sağlar ise, çocuklar da o kadar iyi uyum sağlar. Olumsuz duyguları geride bırakmak ve yeni bir hayata başlamak için stres, çatışma, depresyon, öfke ve keder vb. gibi durumlar ile başa çıkabilmek için yapılması gereken her şey yapılmalıdır. Boşanmak, gelişmek, ilerlemek ve hayatı kendi istediğiniz şekilde, kendi iradeniz ile yaşamak için yeni fırsatlar sunabilir. Hiç kimse boşanmayı arzu etmese ve planlamasa da çoğu kişi için bu bir “sağlığa kaçış” olabilir (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuklarınızın duygularını ifade etmelerine izin verin:
- Çocuklarınızın duygularını duymak size zor gelse de, çocuklarınızın iç dünyalarını ifade etmelerine yardımcı olun. Bir duygu tablosu yararlı olabilir. Hiç kimseyi suçlamadan duygularla ilgili konuşmak ve duyguları ifade etmek çocuklara büyük yarar sağlayabilir. Özellikle sanatsal çalışmalar çocukların duygularını ifade etmelerini teşvik eden ve cesaretlendiren bir yol olabilir. Çocukların çizdikleri şeylere bakarken, “bu nedir?” gibi sorular sormak yerine “bana çizimlerinden bahseder misin” gibi daha açık uçlu ve kendini ifade etmesini teşvik eden ve cesaretlendiren sorular sormak katkı verebilir. Çizdiği şeyin anlaşılmadığı durumla karşılaşmak çocukları üzebilir. Evet, hayır gibi yanıtları içeren kapalı uçlu sorular sormak yerine, çocukların kendilerini özgürce ifade etmelerine imkân verecek sorular sorulmalıdır. “Annenin evinde güzel bir hafta sonu geçirdin mi?” yerine, “bu hafta sonu neler yaptın” gibi çocukların kendilerini ifade etmelerini destekleyen sorular sorulmalıdır (Hecker ve Sori, 2016).
- Anne ve babanın evleri arası geçiş sürecinin yönetimi:
- Diğer ebeveynin evine gidiş ve dönüş zamanları çocuk için zor olabilir. Ebeveynler bunu genellikle eski eşin kötü ebeveynliği ile karıştırırlar. Çoğu çocuk geçişe uyum sağlamakta güçlük çeker. Eğer biraz üzerinde düşünürseniz belki siz de aynı güçlüğü çekeceğinizi farkedersiniz. Çocuklar ile yeni ritüeller yaratılmalı ya da keşfedilmelidir. Örneğin, akşam yemeğini yemeye hazır hale getirmek; film ya da patlamış mısır zamanı geçirmek; çocuğun artık sizinle olduğunu gösteren düzenli bir ritüel görevi gören özel bir atıştırmalık yemek gibi (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuğunuz eve geldiğinde öfkeli ya da yıkıcı davranıyorsa disipline etmeyi ihmal etmeyin. Ancak çocuğun duygularını ifade etmesini sağlayacak bir yol bulmak da yararlı olabilir. Eğer bir çocuk yıkıcı bir davranış gösteriyorsa, ona öfkelenmesinin sorun olmadığını hatta bunun anlaşılabilir olduğu da söylenmelidir. Ancak öfkesini, mobilyalara ya da eşyalara zarar vererek ya da kardeşine vurarak ifade edemeyeceği de belirtilmelidir. Çocukların öfkesini fiziksel olarak ifade edebilecekleri yapıcı bir yolun birlikte bulunması önemlidir (Hecker ve Sori, 2016).
- Mümkün olduğunca çocuğunuzun her iki ebeveynine de ulaşabilmesini sağlayın (eğer kendisi için sağlıklıysa):
- Sizin, eski eşinizi sevmemeniz, ondan hoşlanmamanız ya da ona saygı duymamanız, eski eşinizin de ortak çocuğunuzla olan etkileşiminin sağlıklı olmayacağı anlamına gelmez. (Bu alanda endişeleriniz var ise profesyonellerden danışmanlık alabilirsiniz) (Hecker ve Sori, 2016).
- Ebeveynler ortak çocuklarının gelişimsel gereksinimlerine uygun “ebeveynlik planları” hazırlayarak, ortak çocuklarını birlikte büyütmelidirler (Hecker ve Sori, 2016). Çocukların psikolojik sağlığı, iyi oluşu ve okul başarısı açısından her iki ebeveynin de çocuğun yaşamında yer alması önemlidir. Ebeveynler iş bölümü ve iş birliği içerisinde “ortak çocuklarını”, “ortak ebeveynlik” yaparak büyütmeleri önemlidir.
- Eğer ebeveynler arasındaki anlaşmazlıklar çözümlenemiyorsa, mümkün olduğunca “arabuluculuk” gibi mahkeme dışı çözüm yollarını kullanmaya çalışın. Ne yazık ki çekişmeli mahkeme ve hukuk anlayışı, çocukların ebeveynlerinden beklediklerinin tam tersi olarak suçlayıcı, rekabetçi ve düşmanca bir yapıya sahip olup, ebeveynleri birbirleriyle görüşemez ve etkileşime giremez hale getirmektedir. Bu süreçte ebeveynler, boşanma danışmanlarından, aile arabulucularından ve aile terapistlerinden destek alabilirler (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuklarınızı dinleyin:
- Acıyı ve öfkeyi çocuklarınızdan uzaklaştırmaya çalışmayın, onları sadece dinleyin ve anlamaya çalışın. Ayrıca boşanma olumlu sonuçlar da getirebilir ve çocuğunuz bu konuları da konuşabilir ve tartışabilir. Boşanmanın akla gelmeyecek avantajları da olabilir (iki doğum günü partisi gibi). Ayrıca yoğun anlaşmazlıkların ve öfkeli tartışmaların gölgesi altında büyümek yerine, birebir olumlu ebeveyn-çocuk etkileşimleri ile büyümek çocukların sosyal ve duygusal sağlıkları ve iyi oluşları için daha da iyi olabilir (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuklarınız, sizin ve eski eşinizin neden boşandığınızı sorduğunda gelişimsel olarak uygun yanıtlar vermeye çalışın:
- Daha doğrudan ve suçlama içermeyen bir açıklama uygundur. Anne ve babanın nasıl ayrıldıklarına odaklanmak yerine, sürece ve sonuca odaklanın. Ebeveynlerin birbirlerinden boşandıklarını ama çocuklarından asla ayrılmayacaklarını belirtin. Çocukların hem annesi hem de babası ile doğrudan temaslarının, etkileşimlerinin sık ve nitelikli olarak devam edeceğini belirtin. Çocukların ebeveynlerinin tekrar bir araya gelmesini istemeleri normaldir. Ancak, boşandıktan sonra eşlerin tekrar bir araya gelmediklerini ama çocukların anne ve babalarıyla sık ve nitelikli olarak temas edeceklerini ve etkileşim kuracaklarını vurgulayın (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuğunuza boşanmaya alışma konusunda okuma materyalleri sağlayın:
- Küçük çocuklar için boşanmayı normalleştiren ve geçiş sürecine yardımcı olan pek çok güzel hikâye kitabı bulunup birlikte okunabilir. Daha büyük çocuklar için boşanma sürecinde ne hissettiklerine ve neden bu şekilde hissettiklerini açıklayan kitaplarda bulunabilir. Çocukları kitapları okumaya zorlamayın, sadece hazır bulundurun ve okumayı teklif edin. Onlar hazır olduklarında birlikte okunabilir ya da tartışılabilir (Hecker ve Sori, 2016).
- Çocuklarınızın diğer ebeveyni ziyaretlerinden keyif almasını sağlayın:
- Çocuğunuz ve eski eşinizin hafta sonları birlikte vakit geçirmesini sağlayın. Çocuğunuzun sizden ayrılıp onunla keyifli vakit geçirmesine izin verin. Ne tür keyifli etkinlikleri birlikte yaptığını sorun. Ancak, eski eşinizi sorgulamadan ve suçlamadan ortak çocuğunuz ile yapıcı etkileşim kurun. Ortak çocukların suçlanma korkusu duymadan ve diğer ebeveynin duygularını incitmeden her iki ebeveyni ile birlikte kaliteli vakit geçirmesine ve ilişki geliştirmesine izin verilmelidir. Çocuklardan uzakta geçirilen zaman yeniden şarj olma ve kendi başına kaliteli zaman geçirme süreci olarak görülmelidir (Hecker ve Sori, 2016).
SONUÇ
İyi boşanmak mümkün müdür? Evet mümkündür. Ancak boşanmanın iyi mi yoksa kötü mü olduğunu, boşanmanın kendisi değil, boşanan tarafların seçtiği anlaşmazlık çözüm strateji ve taktikleri belirler. Olumlu ve yapıcı anlaşmazlık çözümü strateji ve taktikleri seçen tarafların ulaşacağı sonuç ile olumsuz ve yıkıcı strateji ve taktikleri seçen kişilerin ulaşacağı sonuç aynı değildir. Bu nedenle boşanmanın “iyi” mi yoksa “kötü” mü olduğunu çiftlerin boşanırken seçtiği anlaşmazlık çözüm yolları belirlemektedir.
Evli çiftler, boşanma aşamasına bir anda ulaşmazlar. Varılan nokta yönetilemeyen ve dönüştürülemeyen anlaşmazlıkların ulaştığı uç bir noktadır. Yıllarca devam eden aile içi anlaşmazlıklar ve kullanılan olumsuz ve yıkıcı anlaşmazlık çözüm strateji ve taktikleri, eşleri zaman içinde evliliklerine yönelik bir karar alma noktasına getirir. Gelinen karar noktası, sıklıkla eşlerin tükenmiş, birbirlerine yabancılaşmış, karşılıklı olumlu duygu ve düşünceleri azalmış, birbirine karşı olumsuz ve yıkıcı davranışları sıkça gösterdikleri bir aşamadır. Evliliklerde ulaşılan bu olumsuz aşama, genellikle eşleri birbirlerine karşı olumlu düşünce, duygu ve davranış geliştirme ve gösterme konusunda engelleyen bir aşamadır. Bu aşamada eşler boşanabilmek için yapıcı ve olumlu yolları tercih etmek yerine, olumsuz ve yıkıcı yolları tercih etmeye daha yatkın ve isteklidirler. Bu nedenle boşanma bir “arabulucu avukatın” ve “aile danışmanının” rehberliğinde ve kolaylaştırıcılığında, “arabuluculuk” masasında uzun süre yüz yüze yapıcı müzakereler yoluyla uzlaşarak “anlaşmalı boşanma” gerçekleştirilmelidir. Anlaşmazlık konuları belki ortadan kaldırılamaz, ancak eşlerin anlaşmazlıkları konuşma, tartışma ve etkileşim tarzları dönüştürülebilir. Aile içi anlaşmazlıklar çözme yollarının dönüştürülmesi ve boşanma sonrası ortak çocuklar üzerinden olumlu ve yapıcı etkileşimin, ilişkinin ve işbirliğinin sürdürülebilmesi için boşanmalar uzlaşarak, anlaşarak ve karşılıklı yüz yüze müzakereler ile gerçekleştirilmelidir.
Boşanma ve ayrılma aşaması, üç temel alanda karar vermeyi gerektirmektedir. Malların bölüşümü (1), finans ve nafaka (2) ve ortak çocukların velayeti (3). Bu üç alanda karar verirken hem boşanan eşlerin hem de ortak çocukların zaman içinde gelişen ve dönüşen talepleri, çıkarları ve gereksinimleri göz önünde bulundurulmak durumundadır.
Boşanma sürecinde eşler çekişmeli ya da anlaşmalı boşanma yollarından birisini tercih etmek durumundadırlar. İster çekişmeli, ister evrak üzerinde anlaşmalı olsun, boşanan ve ayrılan eşler, mallar ve nafaka konuları üzerinden sıkça rekabetçi ve çekişmeli bir yol izlemektedirler. İzlenen bu rekabet ve çekişme süreci, tarafları ortak çocuklarının üstün yararı ve iyiliği için birlikte işbirliği yapamaz hale dönüştürebilmektedir. Eğer boşanan eşlerin çocukları yoksa belki boşanma tam bir boşanma ve ayrılık olarak düşünülebilir. Ancak çiftlerin ortak çocukları varsa, boşanma tam anlamıyla gerçekleşemez. Evlilik hukuken sona erer, ancak ebeveyn kimlikleri ve rolleri üzerinden ilişkiler devam etmektedir. Bu nedenle eşler boşandıklarında evlilik biter; ancak, çocuklar üzerinden aile kurumu ve ilişkiler devam eder.
Boşanma sonrası, ortak çocukların sağlıklı büyüyebilmesi için hem anne hem de baba ile çocukların temasının ve etkileşiminin sık ve nitelikli olarak sürmesi bir gerekliliktir. Boşanan çiftler evlilikleri bitmesine karşın ortak çocuklarını birlikte büyüttükleri takdirde çocukların psikolojik sağlıkları, iyi oluşları, uyumu ve okul başarısı daha iyi olacaktır. Ancak ebeveynler birbirlerinin ortak çocukları ile olan ilişkilerini bozmaya ve baltalamaya çalışmaları halinde ise bu süreçten hem çocuklar olumsuz etkilenecektir hem de taraflar, ebeveyn kimlikleri ve rolleri açısından iş birliği ve ortak ebeveynlik yapamayacak hale geleceklerdir.
Bu nedenle “iyi boşanma” için öncelikle boşanmanın “çekişmeli” değil “anlaşmalı” olması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma sadece “anlaşmalı boşanma protokolü” üzerinde anlaşma değil, aynı zamanda kalbi olarak hem düşüncelerde ve duygularda hem de davranışlarda uzlaşma ve bir olumlu dönüşüm ile gerçekleşmek durumundadır. Ortak çocukların üstün yararı ve sosyal ve duygusal iyiliği için ebeveynlerin, birlikte iş bölümü yaparak ve iş birliği içinde çocuklarını birlikte büyütmeleri gerekmektedir. Bu nedenle boşanma gibi olumsuz ve yıkıcı bir süreçte, öncelikle eşlerin etkileşim, iletişim ve ilişki kaliteleri geliştirilmelidir. Etkileşimler karşılıklı olarak yıkıcılıktan yapıcılığa, ben merkezlilikten diğer kişiye karşı duyarlılığa yönelik dönüştürülmelidir. Aksi takdirde boşanan kişilerin ortak çocuklarını işbirliği içinde, birlikte büyütmeleri ve “ortak ebeveynlik” yapmaları güçleşecektir.
Boşanmanın “iyi” ya da “kötü” olmasındaki en kritik öğe, boşanma sonrası kişilerin etkileşim kaliteleridir. Kaliteli ve yapıcı bir etkileşim olmadan, karşılıklı iş birliği ve iş bölümü yapmaksızın, ortak çocukların sağlıklı büyütülmesi güçtür. Bu nedenle “iyi boşanmanın” en önemli koşulu, boşanan çiftlerin, boşanma sonrası ortak çocukların gereksinimleri üzerinden “iş bölümü ve iş birliği” yaparak “ortak ebeveynlik” çerçevesinde çocuklarını büyütmelerinde saklıdır.
Bunu gerçekleştirmek için öncelikle çocuğu olan çiftlerin boşanmak için “anlaşmalı boşanmayı” tercih etmelerinde fayda vardır. Anlaşmalı boşanma arabuluculuk masasında “arabulucu avukat” ve “aile danışmanının” kolaylaştırıcılığında ve rehberliğinde gerçekleştirilmelidir. Boşanma sürecinde öncelikle ortak çocukların nasıl “ortak ebeveynlik” yaparak büyütüleceği müzakere edilmelidir. Türk hukuk sisteminde “kişisel ilişki düzenlemesi” olarak ifade edilen konu bir “ebeveynlik planı” çerçevesinde müzakere edilmelidir. Ortak çocukların, bulundukları yaştan, 22-25 yaşına kadar diğer bir ifade ile üniversite yaşına kadar ebeveynlerin dayanışma içinde, işbölümü ve işbirliği yaparak, ortak ebeveynlik çerçevesinde nasıl büyütülecekleri ortak çocuklarının maddi ve psikolojik gereksinimlerini birlikte nasıl giderecekleri müzakere edilmelidir. Arabuluculuk masasında gerçekleştirilen müzakerelerin ve etkileşimlerin kalitesine bağlı olarak, boşanma sonrası “ortak ebeveynlik” çerçevesinde sürdürülecek etkileşimlerin ve ilişkilerin kalitesi boşanmanın “iyi” mi yoksa “kötü” mü olduğunu belirleyecektir.
KAYNAKÇA
Ahrons, C. (1994). The good divorce: Keeping your family together when your marriage comes apart. New York: HarperCollins.
Amato, P. (2000). The consequences of divorce for adults and children. Journal of Marriage and the Family, 62, 1269-1287.
Amato, P. R., Kane, J. B., & James, S. (2011). Reconsidering the “good divorce”. Family relations, 60(5), 511-524. DOI:10.1111/j.1741-3729.2011.00666.x
De Bruijn, S., Poortman, A. R., & Van Der Lippe, T. (2018). Do parenting plans work? The effect of parenting plans on procedural, family and child outcomes. International Journal of Law, Policy and the Family, 32(3), 394-411.
Emery, R. E. (2012). Renegotiating family relationships: Divorce, child custody, and mediation (2nd edit). London: The Guilford Press.
Etkin, R. G., Koss, K. J., Cummings, E. M., & Davies, P. T. (2014). The differential impact of parental warmth on externalizing problems among triangulated adolescents. The Journal of genetic psychology, 175(2), 118-133. DOI: 10.1080/00221325.2013.813437
Guinty, K. (2019). Addressing the consequences of addiction in developing parenting plans. Journal of the American Academy of Matrimonial Lawyers, 32(1), 215-232.
Hecker, L. L. and Sori, C. F. (2016). The Parent’s Guide to Good Divorce Behavior. C. F. Sori, L. L. Hecker, & M. E. Bachenberg (Ed.), The Therapist’s Notebook For Children and Adolescents: Homework, Handouts, and Activities for use in Psychotherapy (2nd edition) içinde (341-345). NewYork: Routledge
Kisthardt, M. K. (2005). The AAML model for a parenting plan. Journal of the American Academy of Matrimonial Lawyers, 19, 223-236.
Peris, T. S., ve Emery, R. E. (2005). Redefining the parent-child relationship following divorce: Examining the risk for boundary dissolution. Journal of Emotional Abuse, 5(4), 169-189. DOI: 10.1300/J135v05n04_01
Peterson, T. A. (1999). The State of Child Custody in Minnesota: Why Minnesota Should Enact the Parenting Plan Legislation. William Mitchell Law Review, 25(4), 1577-1617.
Sobolewski, J. M., & King, V. (2005). The importance of the coparental relationship for nonresident fathers’ ties to children. Journal of Marriage and Family, 67(5), 1196 – 1212.
TÜİK (2022 Şubat 25). Evlenme ve Boşanma İstatistikleri-2021 [Haber bülteni]. Erişim adresi: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Evlenme-ve-Bosanma-Istatistikleri-2021-45568.
Varnado, S. S. (2011). Inappropriate Parental Influence: A New App for Tort Law and Upgraded Relief for Alienated Parents. DePaul Law Review, 61(1), 113-164.
Whiteside, M. F., & Becker, B. J. (2000). Parental factors and the young child’s postdivorce adjustment: A meta-analysis with implications for parenting arrangements. Journal of Family Psychology, 14(1), 5–26. https://doi.org/10.1037/0893-3200.14.1.5
İletişim: Abbas TÜRNÜKLÜ;Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı, Tınaztepe Yerleşkesi, Buca, İzmir. E-posta: abbas.turnuklu@deu.edu.tr / https://abbasturnuklu.com